Güncel Başlıklar :

Mehabad Kürd Cumhuriyeti ve Qazi Muhammed

Unknown 5 Aralık 2014 Cuma 18:00



Mehabad Kürd Cumhuriyeti ve Qazi Muhammed

Qazi Muhammed

1940'ların ortalarına kadar ismi pek duyulmayan Mahabad kasabası Reqreq suyu havzasının güneyinde şirin bir Kürd şehri olup, 16 bin cıvarında bir nüfusa sahipti.

1945'lerde dünyayı paylaşan emperyalist güçler olarak bilinen İngilizler, Rusya, Amerika ve muttefikleri, Mahabad’a ulaşamamışlardı. Mahabad’ ne Ingilizler'in ve ne de Sovyetler'in işgalinde olmayan tampon bir bölge idi.

1944 de “Komeleya jiyana kurd “ adıyla kurulan örgüt, 1945 yılında Qadı Muhammed başkanlığında Kürdistan Demokrat Partisini kurar. Qazi Muhammed Kurdistan’da ve özellikle de Mahabad’da dini ve siyasi saygınlığı olan büyük bir şahsiyetti.

Bir taraftan Kürd Devletini kurmakla meşgul olan Qazi Muhammed ve beraberindekiler, diĝer yandan dünya ve civardaki devletlerle de ilişki kurmak istiyorlardı. Bu ilişkiye en başta Rusya olumlu cevap verdi. Sovyetler Birliğinin 1945 te başlattığı ataklardan ilki ile Mahabad'da "Kürdistan-Sovyet Kültürel İlişkiler Cemüyeti"ni kurdu.

Ayrıca Rusya’nın Mahabad’a gönderdiği matbaa makinası ile radyo vericisi Mahabad'da faaliyete geçmiş, aralarında "Kürdistan" adını taşıyan günlük gazetenin de bulunduğu bir çok yayın faaliyet gösteriyordu.

Devlet kurma hazırlıkları tamamlanmış sayılırdı. Bunun üzerine Qazi Muhammed 21.01.1946 günü Mahabad’ın en büyük camisinde parlemento hazırlık toplantısı yapar. Bu tarihi toplantıda, Qazi Muhammed Sovyetler Birliĝinin maddi ve manevi desteĝine deĝindiĝi gibi, Azarbeycan dostluĝunu da dile getirir. Anlaşılan Qazi Muhammed Genç Cumhuriyete gelecek olan tehlikenin buradan gelebileceĝi endişesi içindeydi.

Ertesi gün, Mahabad'da aşiret liderleri, KDP yöneticileri, üç Sovyet subayı ve Mela Mustafa Barzani'nin de hazır bulunduğu, ayrıca halkın da geniş ölçüde katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıya gelen Sovyet subayları sadece gözlemci olarak katılmış ve mitingi bir jipin içinden seyrediyorlardı.

Tarih 22 Ocak 1946, Mahabad kentinin Çarçıra Meydanında, Kürd Cumhuriyeti ilan edildi ve Kürt ulusal bayrağı göndere çekildi. Toplantıya Irak sınırına komşu aşiretlerin liderleri, Kurdistan’lı siyasetçiler ve birçok şahsiyet de katılmıştı. Daha sonra 30 üyeli bir ulusal parlamento tayin edildi. 11 5ubat 1946 da, 13 üyeli Bakanlar Kurulu oluşturuldu ve Qazi Muhammed, Mahabad Kürd Cumhuriyeti Başkanı olarak yemin etti.

Genç Kurdistan Cumhuriyeti’nin başındaki tarihi lider Qazi Muhammed, kuruluş merasiminde o gün şu şekilde yemin etti.

Allah’ın büyüklüğü, Kuran-ı Kerim’in kutsallığı, ülkem ve bayrağım üzerine ant içiyorum ki, kanımın son damlasına ve son nefesime kadar, canımla ve malımla, özgürlük yolunda bayrağımızın göklerde dalgalanması için çalışacağıma söz veriyorum."



Daha sonra Cumhuriyetin sınırlarını korumak için bir askeri güç olarak savunma Bakanlığı kuruldu. Bakanlıĝa daha evvel İran ordusunda subay olan ve Qazi Muhammed’in amcası oĝlu Muhammed Hüseyn Seyfi Qadi getirildi. Savunma bakanı ayrıca Cumhurbaşkanı yardımcısıydı.

31 Mart 1946'da Genç Cumhuriyet dört lidere general rütbesini verdi. Bunlar Seyfi Qadi, Omer, Xan Şıkaki, Harna Raşid ve Barzani idi.

Her ne kadar Mahabad Kürt Cumhuriyeti`nin ömrü 11 ay gibi kısa bir süre olsa da, bu süre içersinde Genç Cumhuriyet siyaset ve aydınlanmanın merkezi haline gelmeyi başardı.

Mahabad'da kurulan hükumette 13 bakan yer aldı ve cumhuriyetin anayasası kısa sürede hazırlandı. Mecliste erkekler yer aldıĝı gibi kadınlar da yer almışlardı.

Mahabad Kürd Cumhuriyetinin kuruluşunda Kürdlere destek veren sosyalist Rusya, bazı batılı ülkelerle ilişkilerini bozmamak için Kürdlere olan desteĝini gerı çekti. Sözde insanlara refahı vadeden Sosyalizmle idare edilen Rusya emperyalizmi Kurdistan’ı adeta İran’ın kucaĝına itti. ( Bu yüzkızartıcı tarihi olaya her nedense sosyalistler hiç bahsetmemektedirler)

Rusya’nın desteĝini geri çekmesi İran’ı harekete geçirdi.

24 Nisanda Şah'ın kuvvetleri saldırıya geçtiler. Albay Kisra'nın komutasında topçu ve suvari desteĝine sahip 600 kişilik askeri kuvvet Qahrawa'ya vardı. Burada istirahate çekilmek isteyen İran birlikleri, aniden burada mevzilenen Barzani'ye bağlı kuvvetlerin saldırısına uĝradılar. Bu ani saldırı karşısında neye uĝradıĝını şaşıran Şah'ın askerleri feci olan bir pusuya düşmüşlerdi. 21 ölü, 17 yaralı ve 180 esiri geride bırakan birlikten sağ kalıp kaçabilenler, Saqız'a kadar kovalandılar. Aynı akşam esirler serbest bırakılıp garnizonlarına geri gönderildiler.

Bu başarılı çatışma aynı zamanda Cumhuriyetin askeri kuvvetle savunulabileceĝi işaretlerini vermişti. Bunun üzerine Qazi Muhammed ve M. Mustafa Barzani cepheye giderek kürd kahramanlarına takdirnamelerini verdiler.

Bunun üzerine, o dönem bölgedeki en etkili güç olan İngiltere’nin desteĝini alan İran, bütün gücüyle saldırıya geçti. Rusya’nın söz verdiĝi silahlar gelmeyince, Genç Cumhuriyet sıkıntıda kaldı.

Cumhuriyeti destekliyebilecek başlıca güç olarak Barzaniler kalmıştı. Barzani'ye bağlı kuvvetleri takviye etme lüzumu doğarsa, savaş alanına sürülebilecek 1000'in altında silahlı savaşçısı olan Mahabad'ın Gawrik ve bir de daha küçük Zerza aşiretleri vardı. Qazi, son olarak aşiretlere başvurarak "eğer savaşırlarsa, Sovyetler'in vaadedilen ağır silah yardımı'nın geleceğini bildirdi ise de, kimseyi ikna edemedi.

13 Aralıkta Qazi Muhammmed'in kardeşi İran meclis üyesi Sadr Qadi, Qazi Muhammed ile İran ordusu komutanı General Humayuni arasında anlaşma sağlamak için arabuluculuğa başladı.

Sadr, General Humayuni'ye Kürdler'in Mahabad'ı barışçı yoldan teslim etmeye hazır olduklarını bildirdi. Humayuni, kendisi şehre girerken, Barzanilerin orada bulunmaması şartıyla kabul etti.

Bunu denetlemek için öncü güç olarak Albay Caffari komutasında, hükümet yandaşı Dehborki, Mameş ve Mamgurlardan oluşan bir kuvvet gönderdi. Qazi Muhammed bu gücü Mahabad yakınında durdurdu.

Albay Caffari'ye, şehri ancak düzenli ordu birliklerine teslim edebileceğini bildirdi. Çünkü aşiret kuvvetlerinin çapul hareketlerine girişeceklerinden endişe ediliyordu. Qazi’nin bu teklifini kabul eden Caffari, aşiret kuvvetlerini geri çekmişti. Böylece Qazi Muhammed, kendi kellesi pahasına da olsa ulusunu bir felaketten daha korumuş oluyordu.

5 Aralık 1946 günü Mustafa Barzani, Qazi Muhammed ile buluşmaya gitti. Barzani çok kızgındı. Başkanı selamladıktan sonra "kararınıza çok teessäf ederim. Ben çok üzgünüm. Durumu gözden geçirerek kararınızı deĝiştirmenizi rica ediyorum. En doĝru karar, İran ordusu ile savaşmaktır. İyi biliyorum ki, teslim olmanız halinde sizi idam edecekler.

Şah’ın sözlerine inanıyorsan hata yapıyorsun." dedi. Qazi üzgündü ama yapabilecek hiçbir şeyi yoktu. Barzani'ye "Evet biliyorum, doĝru söylüyorsun, ama artık geç. Kardeşim Sadr, Tahran’da benim için söz aldı. Hiç kimseye zarar vermemek şartıyla teslim olmayı kabul ettik.

Biliyorum, ben yalnızım ve kimsem yok.“ derken çaresizliğini de bildirmekteydi. Barzani bunun uzerine yalnız olmadığını, Barzanilerle gelmesini, onların kendisini kanlarının son damlasına kadar savunacaklarını söyledi, ama dinletemedi. Barzani'ye Allah'a yemin ettirdi ve ondan Kürdistan'ın kurtuluşu için mücadeleye devam etmesi için söz aldı. Sonra bazı madalyalarla Mahabad'ın bayrağını Barzani'ye teslim ederken: "Alın, bunları size emanet olarak veriyorum" diyordu. Barzani'ye bağlı güçlerin eski silahlarını yenileri ile değiştirdi ve şehirden uğurladı.

Şah güçleri, 16 Aralık 1946'da Azerbaycan'ın başkenti Tebriz'i aldıktan bir gün sonra, Barzaniler'in şehirde bulunmadıklarına emin olduktan sonra sonsuz bir gururla 17 Aralık 1946 da savunmasız Mahabad'a girdiler. Böylece kısa ve güzel bir rüya son bulmuş, Mahabad Kürd Cumhuriyeti sona ermişti.

İran Şahı verdiĝi sözünde durmamış ve Qazi Muhammed, savunma bakanı Seyfi Qazi ve kardeşi Sadri Qazi ile birlikte, cumhuriyetin ilan edildiği Çarçıra meydanında 31 Mart 1947 tarihinde idam ettirdi.

Qazi Muhammed belki bedeniyle aramızdan ayrılmış olabilir ama verdiĝi mücadele, ulusuna yaptıĝı hizmetiyle o her zaman Kürd halkının gönlünde yaşamaktadır. Şehid edilişinin 61. yıldönümü münasebetiyle kendisini rahmetle anıyoruz. Mücadelesi torunlarına her zaman ışık olmuştur. Onun bıraktıĝı yerden mücadelemize devam edeceĝimize söz veriyor ve ruhu şad olsun diyoruz. Yaşasın Kürdistan, kahrolsun sömürgeciler, işgalciler!...

21.01.2007 Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin başarılarını aşağıdaki maddelerle izah edilebiliriz:

- Kürtler arasında onların isteği olmadan oluşturulan sınırlar kaldırıldı, diğer parçalardaki Kürtler ile gerek Mustafa Barzani gerek aydın ve ileri gelen Kürtlerin katılımıyla bir birlik sağlandı.

- Ulusal güç ve askeriyenin oluşturulması

- Kürt dili için okulların açılması, eğitimin yapılması ve kültür kurumlarının kurulması

- Kürt toplumu içinde adaletin oluşturulması için çalışmaların başlatılması - Kürt kadınlarının siyasetin ve etkinliklerin içine çekilmesi - Mahabad'da yahudilere okul açılması örneği gibi azınlıkların haklarına saygı gösterilmesi ve onlar için çaba içinde olunması

- Bayrak gibi Kürt sembollerinin kabul edilmesi.

- Dış ülkelerle diplomatik, siyasi ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi

Cumhurbaşkanı Qazî Mihemed 22 Ocak 1946 yılında Çarçira meydanında şöyle seslendi: "Reşit ve kararlı Kürt halkı, ki her zaman herkes onların topraklarını işgal etmek istediklerinde hiçbir zaman fedakarlıktan vazgeçmediler.

Hükümdarlıklarının yenilmesinden sonra, yine istiklal ve özgürlük için her türlü eziyet çekmelerine rağmen kendi amaçlarında hiçbir zaman yalpalamamış, özgürlükleri için hiçbir zaman taviz vermemişlerdir. Şimdiye kadar hiçbir gücün onları yenemeyeceği kadar güçlü olmuşlardır. Eğer Mîre Kore öldürülmüşse, Baban başkaldırmış, Baban yenilmişse Erdelan başkaldırmış, eğer onlar da yenilmişlerse Bedlîsî ortaya çıkmış."

Kürdistan Cumhuriyeti'inin 57. yıldönümünde Kürt halkı, büyük bir şiarla hareket etmeli, yıllardır özellikle Kürdistan'ın kuzeyinde, keskin bir biçimde sürdürülen komployu boşa çıkarmalı ve barışçıl yöntemlerle kendi haklarını kazanmak için mücadelelerini sürdürmelidir.

Büyük ve şefkatli Allah'ın Adıyla,

Kürt milletine ve değerli kardeşlerime!

Hakları gasp edilen kardeşlerim! Zulme maruz kalan milletim! Ben yaşamının son anlarında sizlere birkaç öğütte bulunmak istiyorum: Allah'ın hatırı için artık birbirinize düşmanlık yapmayınız, birbirinizi koruyun, birbirinize yardımcı olun. Zulme ve zorba düşmana karşı koyun, kendinizi düşmana satmayın. Düşman kendi işini size gördürünceye kadar size katlanır, fakat şunu biliniz ki hiçbir zaman size acımaz ve güvenmez. …..(Kürtlerin birbirlerine yardımcı olmalarının gereği , düşmanın vaat ve sözlerine inanamamayı anlat. İsmail simko ve seyyid rızayı örnek ver.)

Kürt Milleti! Yeryüzünde diğer milletlerden hiçbir şeyiniz eksik değildir; belki yiğitlikte, beceride ve gayret göstermede kurtulmuş olan diğer bir çok milletten de ilerdesiniz. Zorba düşmanların ellerinden kurtulan milletler de sizin gibidir; fakat kendi birliğini oluşturanlar kurtuldular.(Kürtlerin hiçbir milletten geri olmadığı, nitelik olarak farklı yaratıldığ)ı

Siz de yer yüzünde diğer milletler gibi artık esaret altında kalmayın. Ancak birlik ile, kıskanmadan, kendini düşmana satmadan ve tahammülle milletimiz kurtulabilir. (tahammülsüzlük, kıskançlık bizlere fayda vermeyeceği… Kürt kıyamlarında çok swık ortaya çıkar. Kendi komşusunu ve halk önderinin başarı sağlamasına tahammül edemez.)

Kardeşlerim! Kürt düşmanları hangi renkten ve hangi ulustan olurlarsa olsunlar her zaman düşmandır, acımasızdır, vicdansızdır, kendi elinizle sizi öldürecektir. Onursuzlaştırıp yalan ve hilekarlıkla sizi kandırıp birbirinize düşürecektir...(yakın tarihte çok örnekleri görülmüştür. Dünya üzerindeki düşmanların Kürtlerin imha ve esareti için bir ve beraber olduklarını Ta avrupasından Japonyaya kadar)

Ben sizin küçük bir kardeşiniz olarak, Allah yolunda ve Allah hatırı için size diyorum; birlik olun ve hiçbir zaman birbirinizi yalnız bırakmayın. Çok iyi bilin ki eğer Acemler size bal verirse biliniz ki içine zehir katmıştır. Sözüne, yeminine ve yalanına kanmayınız... Umut ederim ki bizim ölümümüzden ders ve ibret alırsınız. (sırf karşıdaki Kürt kardeşimizin bizim partimizden cemaatimizden derneğimizden olmadığı için onun kötülüğünü istemek ve başına bir bela gelip Kürdistan alanından silinmesi için elinden geleni yapmak)

Kürt milletine sadık olanlar! Size diğer bir vasiyetim şudur ki, Kürt Milletinin bağımsızlığı için ne yapıyorsanız Yüce Allah'tan dileyin ki size yardımcı olsun. Ben çok iyi inanıyorum ki Yüce Allah size yardımcı olacaktır ve başarılı olacaksınız. Sen niye başarmadın? diye sorabilirsiniz. Size vereceğim cevapta diyorum: O Yüce Allah'ın adına ben başardım, kendi halkının kurtuluşu yolunda başını, canını ve malını kurban etmekten daha büyük bir başarı var mıdır? İnanın ki eğer ölüm, Allah ve O'nun peygamberi yolunda ulusum ve halkım içinse ve yüz akıyla ölüyorsam, bu ölüm benim için bir başarıdır…(inanç boyutu ele alınıyor. Çünkü en büyük güç Allah’a dayanan mücadelenin her türlü zorluğunda iradeli ve karalı olacaktır.)

Sizden biri büyük bir sorumluluk üstlendiği ve büyük bir yükü omuzlayıp götürdüğü zaman, o işi bildiğini ve göreve karşı büyük bir sorumluluk altına girdiğini bilerek, tahammülsüz olmasın. Çok iyi bil ki senin Kürt kardeşin, kindar ve kötü kalpli düşmandan daha iyidir.

* Allah'a ve peygamberine inanın ve Allah'tan gelen her şeye güvenin ve mümkün olduğunca dini görevlerinizi(ibadetlerinizi) yerine getirin.

* Birlik ve beraberliği savunun, kötü işler yapmayın, özellikle sorumluluk ve hizmette birbirinizi kıskanmayın.

* Düşmanın tuzaklarına daha az düşmek için okuyun, bilginizi ve bilimsel yanınızı geliştirin.

* Acemlerin sözüne güvenmeyin; zira onlar dininizin ve halkınızın düşmanıdırlar.

* Bu dünyada birkaç günlük değersiz yaşam için kendinizi düşmanınıza satmayın.

* Esaretten kurtulana kadar mücadeleden ve çalışmadan vazgeçmeyiniz. Dünya malı hiçbir şeydir. Eğer devletiniz olursa, özgür olursanız, o zaman her şeye; mal, vatan, toprak, namus ve mülke sahip olursunuz.

* Birbirinize karşı zulüm ve zorbalık yapmayın. Çünkü Allah zalimlari çok çabuk ortadan kaldırır. Bu Allah'ın sözüdür. "Zalimler yenilecektir, Allah on(lar)dan zulmüne karşılık intikamını alacaktır."

İşte ben Allah'ın rızasıyla almış olduğum sorumluktan dolayı size bu nasihatleri yaptım. Umud ederim ki nasihatlerimi dinlersiniz ve bunlar size ibret olur. Yüce Allah'tan umud ederim ki düşmanlarınızı yenersiniz."

İslam hukukunda idam tasvip edilmediği için "kurşunlayarak beni öldürün" talebinde bulunduysa da bu isteği kabul edilmedi.

İdamından önce namaz kılma ve diğer ibadetlerini yapmak için izin isteği kabul edildi. İki rekat namaz kıldıktan sonra, darağacının önüne gitmeden evvel kıbleye doğru baktı ve iki elini havaya kaldırarak yüksek bir sesle dua etmeye başladı:

"Allah'ım! Şahitsin ki senin yolunda elimden gelen her şeyi yapmışım. Allah'ım! Kendin de şahidsin ki bu millete hizmet etmekle hiçbir şey esirgemedim ve endişem olmadı Allah'ım! Bu dünyada ve kıyamette mazlumların intikamını zalimlerden al, benim bildiğim kadarıyla bu hep böyledir. Her şeyden haberdar olan Allah'ım! Bütün mazlumları ve Kürt milletini de zalimlerin boyunduruğundan kurtar." (AMİN)

Qazî Muhammed, Seyfi Qazî ve Sadri Qazî, yapılan mahkemelerden sonra 31 Mart 1947 tarihinde, Cumhuriyet'in ilan edildiği Çıwarçıra meydanında idam edilerek, ebedi saadete uğurlandılar.

Qadı Muhammed’in Vasiyetnâmesi


Qazi Muhammed'in Vasiyeti

Bağışlayan ve Yüce Allah’ın adıyla

Ey Kürt halkı, Değerli kardeşlerim,Zulüm ve baskı gören halkım, Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum.

Allah aşkına artık birbirinize düşmanlık etmeyin, sırt sırta verin. Zorba düşmana ve zalimlere karşı durun. Kendinizi düşmana bedava satmayın.

Kürt halkının düşmanları çoktur, zorba ve acımasızdırlar. Her halkın, ulusun başarı sembolü, birliktir, işbirliği ve dayanışmadır. Birliğini sağlamayan uyumu olmayan her halk, her zaman düşmanın baskısına maruz kalır, ezilir. Kürtlerin, yeryüzünde yaşayan öteki halklardan eksik bir yanı yoktur.

Hatta siz yiğitliğinizle, fedakarlığınızla, baskıdan kurtulan halklardan daha ileridesiniz. Düşman, işinin gerektiği kadarıyla sizi ister ve işi bittikten sonra size hiç acımaz, sizi hiç affetmez.

Düşmanlarının baskısından kurtulan halklar da sizin gibiydiler, ama onlar kurtuluş için birliklerini sağlamışlardı. Yeryüzündeki tüm halklar gibi artık siz de ezilmeyin, Birlik olursanız, birbirinizi kıskanmazsanız, kendinizi düşmana satmazsanız, siz de kurtulursunuz.

Kardeşlerim,

Artık düşmanlarınıza aldanmayın, Kürtlerin düşmanları hangi ulustan ve guruptan olurlarsa olsunlar, düşmanlarımızdırlar, merhametsizdirler, vicdansızdırlar, size acımazlar. Sizi birbirinize kırdırırlar, yalan dolanlarla, para-pulla sizi karşı karşıya getirirler.

Kürt halkının düşmanları içinde en zalimi, en mel'unu, en Allah’ı tanımayanı, en acımasızı Acem (İran)'dir.

(İran) Kürtlere yönelik her türlü suçu işlemekten geri kalmaz, tüm tarihi boyunca Kürtlere düşman olmuş, kin gütmüştür, gütmektedir. İsmail Ağa'yı (Simko), kardeşi Cevher Ağa'yı, Mengurlu Hamza Ağa'yı ve daha nicelerini, Kuran'a yemin ederek kandırdılar. Kalleşçe öldürdüler. Onlar, Acemlerin kendilerine iyi davranılacağına dair Kuran üzerine ettiği yemine safca inandılar.

Bugüne kadar olan tarih boyunca hiç kimse, Acemlerin sözlerine sadık kaldıklarını, Kürtlere verdikleri sözü tutup vaatlerini yerine getirdiklerini görmemiştir. Küçük bir kardeşiniz olarak size diyorum ki,

Allah aşkına, birbirinizi tutun, birbirinize destek olun, Emin olun ki, eğer Acem size bal veriyorsa mutlaka içine zehir katmıştır.

Acemlerin yalan vaatlerine, sözlerine kanmayın, eğer Kuran’a bin kez el basıp söz verse de amacı sizi kandırmaktır, hile yapmaktir.

Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Diyorum ki size doğru yolu göstermek için elimden gelen herşeyi yaptım, canla başla mücadele ettim, bu uğurda gevşek davranmadım. Şimdi de size diyorum ki artık Acemlere inanmayın, onların Kuran'a el basarak verdikleri söze inanmayın.

Size nasihat ediyorum, ki yüce Allah aşkına vaatlere artık kanmayın. Çünkü onlar ne Allah’ı tanıyorlar, ne peygambere, ne kıyamet gününe, ne Allah huzurunda hesap vermeye inanıyorlar. Onlann nezdinde, müslüman da olsanız, Kürt oldugunuz için suçlusunuz. onların düşmanısınız, malınız onlara helaldir.

Benim verdiğim söz "Sizi kötü kalpli düşmanın eline bırakıp gitme" değildi. Ben geçmişimizi ve Acemlerin söz verererek, hileyle kandırıp yakaladığı, oldürdüğü büyüklerimizi çok düşündüm. Onlar her zaman aklımdaydılar ve ben hiç bir zaman Acemlere güvenmedim.

Ama onlar buraya (Mehebad'a) dönmeden önce, yolladıkları mektuplarla, elçi olarak gönderdiği ünlü Kürt ve Farslarla, Acem devletinin, Şah'ın kendisinin kötü amaçları olmadığına, Kürdistan'da bir tek damla kan akıtmayacaklarına dair söz verdiler. Onların verdikleri sözün neticesini şimdi siz kendi gözlerinizle gorüyorsunuz. Eğer aşiret reislerinin ihaneti olmasaydı, onlar kendilerini Acem hukümetine satmasaydılar, bunlar da bizim ve Cumhuriyetimizin başına gelmezdi.

Sizlere nasihatım, vasiyetim odur ki çocuklarınızı okutun. Eğitim dışında, bizim diğer halklardan hiç bir eksiğimiz yoktur. Halklar kervanından kopmamak için okuyun, okumak düşmana karşı en etkili silahtır.

Emin olun, bilin ki, eğer uyumunuz, birliğiniz, eğitiminiz iyiyse, düşmana karşı zafer kazanırsınız. Benim, kardeşimin ve amca oğullarının öldürülmesi, gözünüzü korkutmasın. Amaçlarımıza ulaşana kadar daha bizim gibi bircok kişi, bu yolda öleleceklerdir.

Eminim ki bizden sonra da başka kişiler riyakarca aldatılarak ortadan kaldırılacaktır.

Eminim ki bizden sonra birçok kişi, bizden yetenekli ve bilinçli de olsalar, Acemlerin kurduğu tuzaga düşecekler. Ama umut ederim ki bizim ölmemiz, bağrıyanık Kürtlere, ibret olur, ders alırlar.

Size bir diğer vasiyetim de şudur: Halkın mutluluğunu, iyiliğini isteyin. Halk sizin yardımcınız olursa, eminim ki siz de Allah’ın yardımıyla başarıya ulaşırsınız. "Sen niye başarıya ulaşamadın" diyebilirsiniz. Cevap olarak diyorum ki. "Vallahi ben başarılı oldum. Ben halkım ve vatanım uğruna malımı, canımı veriyorum. Bundan daha büyük bir başarı, nimet olur mu?" İnanın ki ben her zaman Allah’ın, onun Resulü, halkım ve vatanın huzuruna yüzakıyla çıkacak bir ölümü istedim. Bu, benim için bir zaferdir.

Sevdiklerim,

Kürdistan tüm Kürtlerin evidir. Her evde, ev sakinlerine bildikleri iş verilir. Artık ötekilerin kıskanma hakkı yoktur. Kürdistan da böylesi bir evdir. Eğer siz birisinin bu evde çalışabileceğini biliyorsanız, bırakın çalışsın.

Onun işine taş koymak olmaz artık. Sizden birisinin omuzlarında büyük sorumluluklar olmasından, yerine getireceği, sorumluluk duyacağı bilinenlerin payına büyük işler düşmesinden ve onun da bu işleri yapmasından üzüntü duymak olmaz. Emin ol ki Kürt kardeşin kindar düşmandan daha iyidir.

Eğer omuzlarımda büyük sorumluluk olmasaydı, ben bugün darağacı altında olmayacaktım. Birbirinize karşı temahkar olmayın. Bizim emirlerimizi yerine getirmeyenler, sadece emirleri yerine getirmemekle kalmıyorlardı, bize tam bir düşman gibi davranıyorlardı.

Şimdi onlar çocukları arasında ve derin uykudalar. Biz kendimizi halkın hizmetçisi olarak gördüğümüz için, halka hizmet ettiğimiz için darağacının altındayız ve ben son saatlerimi vasiyetimi yazarak geçiriyorum. Eğer omuzlarımda büyük bir sorumlüluk olmasaydı, ben de çocuklarımın arasında, derin uykuda olurdum. Oysa ben şu anda ölümünden sonra yapmanız gerekenler konusunda nasihatlarımı yazıyorum. Ve eminim ki eğer sizden biri benim sorumluluğumu almış olsaydı, şimdi o darağacı altında olacaktı. Allah’ın rızasını almak için, halkının hizmetkarı olan bir Kürt olarak, omuzlarımdaki sorumluluk gereği aşağıdaki nasihatları ediyorum. Umud ederim ki, şu andan itibaren dersler çıkarır, nasihatlarıma uyarsınız, Allah’ın yardımıyla düşmana karşı zafer kazanırsız.

1- Allah’a, Peygambere (Allah’ın selamı üzerine olsun) ve Allah’ın yanında olan herşeye inanın, iman edin, dini vecibeleri yerine getirmede güçlü olun.

2- Aranızdaki birlik ve uyumu koruyun, birbirinize kötülük yapmayın, özellikle sorumluluk ve hizmet alanında temahkar olmayın.

3- Düşmanın sizi aldatmaması için eğitim seviyenizi yükseltin.

4- Düşmana özellikle Aceme inanmayın. Çünkü Acem birkaç açıdan sizin düşmanınızdır. Dininizin, ülkenizin, halkınızın düşmanıdır. Tarih ispat etmiştir ki Kürtler aleyhine sürekli bahane aramıştır. En küçük suçlarda dahi Kürtleri öldürüyorlar, Kürtlere karşı her türlü suçu işlemekten geri kalmıyorlar.

5- Bu dünyada, birkaç günlük ve önemsiz bir yaşam uğruna kendinizi düşmana satmayın, çünkü düşman düşmandır, düşmana güvenilmez.

6- Birbirinize, siyasi, maddi, manevi ve namus alanlarında ihanet etmeyin. Çünkü hain, Allah’ın, insanların huzurunda suçludur, ihanet döner haini vurur.

7- Eğer içinizden birisi, ihanet etmeden işini yapıyorsa, kendisine yardımcı olun, kıskançlık ve temah için kendisine karşı durmayın, ya da Allah göstermesin onun hakkında yabancıların ajanı olmayın.

8- Bu vasiyetimde camii, hastane ve okullar hakkında yazdıklarımın yerine getirilmesini talep edin, bunlardan yararlanın.

9- Diğer halklar gibi baskı ve zulümden kurtulmak için mücadele etmekten geri durmayın. Dünya malı önemli değildir. Eğer vatanınız varsa, özgür ve serbestseniz, o zaman her şeyiniz var demektir, malınız, mülkünüz, devletiniz, ülkeniz, saygınlığınız da olacaktır.

10- Allah’a olan can borcu dışında, kimseye borcum olduğunu zannetmiyorum. Ama eğer az ya da çok, borçlu olduğum birisi çıkarsa, ben geriye çok mal-mülk bıraktım, gidip varislerimden borcunu istesin.

Birbirinizi tutmadığınız müddetçe başarılı olamazsınız. Birbirinize zulüm etmeyin. Çünkü Allah zalimleri çok erken yok eder. Zulüm ortadan kalkacak, bu Allah’ın sözüdür, Allah zalimden intikam alır.

Bu sözleri kulağınıza küpe edeceğinizi umud ediyorum. Allah sizi düşmanlarınız karşısında zafere ulaştırsın. Sadi'nin buyurduğu gibi:

Amacımız nasihatti, yaptık

Sizi Allah’a havale ettik, gidiyoruz.

Halkın ve vatanın hizmetçisi Kürt Tarihinde Kısa Ama Önemli Bir Devlet Deneyimi

Yüzyıllar boyunca bölgedeki imparatorlukların çatışmaları arasında savrulup duran Kürtler, bütün bunlara karşın varlık ve birliklerini koruyabilmişlerdir. Daha yakın tarihlere gelindiğinde ise, modern Kürt uyanışı başlar. 1889’da Kahire’de ilk Kürtçe gazete olan Kürdistan yayın hayatına başlar… 1918 10 Ocak’ta Kürt Teali Cemiyeti kurulur. 1923, Lozan anlaşması ile Kürt toprakları dört parçaya bölünür.

1925’te Şeyh Said başkaldırır… 1926’da Ağrı Başkaldırısı ve katliamı… 1927 Xoybun Cemiyeti’nin kuruluşu…

1938 Dersim isyanı…

1946 ise Mahabad Kürt Cumhuriyetinin kuruluş yılıdır. Bölge, İran Şahlığının despotluğu altındadır. İran Şahı Rıza Pehlevi, yıllarca kurduğu baskı ile Kürt ulusunu kendisine boyun eğdirmeye zorlamıştır. Bu bir anlamda Kürtleri tamamen yoketmeye yönelik bir saldırıdır.

Birçok Kürt, idam edilir ya da sürgüne yollanır. 1941 yılında İngiliz ve Rusların İran’a girişleri, Rıza Pehlevi’nin iktidarına son verir. Bu son durum, bölgede üç ayrı konumlanmaya yol açtı. Urmiye kenti civarında Sovyet hakimiyeti, Hanekin-Kirmanşah yolunun kuzeyinde İngilizler ve bu iki bölge arası da Kürt güçlerine kalmıştı. Bu arada sürgündeki Kürtler geri dönmeye başlamıştır.

1942 yılında Mahabadlı zanaatçı Zabihi’ni girişimi ile Komala Jiawavewey Kûrdistan (Kürdistan’ın dirilişi) kurulur. Kürdistan Dirilişi’nin programı birleşik Kürdistan’ı hayata geçirmektir. Komala, İran bölgesi dışında Güney Kürdistanda Musul, Kerkük, Hewler, Süleymaniye, Rewanduz ve Şaqlawa’da da faaliyet yürütür.

1944 yılında Komala büyür, “Niştiman” adlı gazeteyi çıkarır. 1945 yılında Komala Mahabad Bölgesinde kendini resmen ilan eder. Mahabad bölgesinin sevilen kişiliklerinden Qazi (Kadı)Muhammed, Komala’nın üyeliğine kabul edilir. Kadı ailesi bölgenin saygın ailelerindendir. Qazi Muhammed, Farsça, Türkçe, İngilizce ve Rusça bilmektedir.

Süreç içerisinde, Qazi Muhammed, Komala’nın liderliğini eline alır.

Qazi Muhammed, ilerleyen dönemlerde Kürdistan Demokrat Partisini kurar. Partinin kuruluşunda aldığı bazı kararlar şunlardır; İran’daki Kürt halkı, yerel yönetim serbestliğine sahip olmalı, kendi kendini yönetmeli, İran sınırları içinde özerkliğe sahip olmalı, Kürdistan’da ayrı bir anayasa kabul edilmeli ve herkesin geleceği garanti altına alınmalı vb... Çok geçmeden,

24 Ocak 1946 yılında, Mahabad Çıwarçıra Meydanı’nda Mahabad Kürt Cumhuriyeti ilan edilir.

 On üç üyeli Bakanlar Kurulu oluşturulur. Qazi Muhammed Cumhurbaşkanı seçilir.

Tarihte bir ilk olma özelliğini taşıyan Kürt Cumhuriyeti’nin Başbakan ve Bakanlar Kurulu Başkanı Şeyh Hacı Baba’dır.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Savaş Bakanı Seyfi Qazî (Qazi Muhammed’in amcası oğlu), Eğitim Bakanı Menaf Kerimi, Sağlık Bakanı S. Muhammed Eyyuban, Dış işleri Bakanı A. İlhanizade, Ulaştırma Bakanı İsmail İlhanizade, Ekonomi Bakanı Mirza Ahmet İlahi, Tarım Bakanı Mahmud Walizade, Ticaret Bakanı H. Mustafa Dawudi, İç işleri Bakanı Mirza Gani Husrevi; Adalet Bakanı M. Huseyin Mecdi; Çalışma Bakanı Halil Husrevi; Haberleşme Bakanı Kerim Ahmediyan. Mart ayında dünyaya duyurulan Kürt Cumhuriyeti, Uşnu, Miandoap, Serdest, Bane, Sagiz, Senendec şehirlerini sınırlarına dahil ederken, Mahabad’ı başkent ilan eder.

Cumhuriyetin resmi dili Kürtçedir.

İlköğretim için yasalar çıkarılır, Kürtçe ders kitapları bastırılır. Kürt devletinin günlük ve aylık resmi yayın organı “Kürdistan” yayınlanmaya başlar. Hawar, Hilale, Agir, Gelawêj, Nıştiman dergileri yayınlanır.

Hilale’nin farkı kadın dergisi olmasıdır. Kürt Cumhuriyetinin milli marşı “Ey Raqip”tir.

Halktan düzenli vergiler alınmaya başlanır. Günlük 16.00’dan 22.00’a kadar radyo yayını yapılmaya başlanır. Radyo vericisi ve matbaa makinası SSCB tarafından sağlanmıştır. Yoksul ailelerin çocuklarına eğitim, ders kitapları, yiyecek ve gıda yardımı yapılır. Bu arada Kürt Cumhuriyeti, Azerilerle sorunlar yaşar. Azerilerin Kürt topraklarını kendi topraklarına katmak istemesi bunun başlıca sebeplerindendir.

3 Mayıs 1946 yılında, Kürt Cumhuriyeti Tebriz’de Azerilerle anlaşma imzalar. Bu anlaşmalara göre, karşılıklı konsolosluklar açılacak, gerekli durumlarda askeri anlaşmalar yapılacak, dostluğu bozacak kim olursa olsun, iki ülke tarafından cezalandırılacaktır.

Ancak Azeri topraklarındaki Kürtlerin Mahabad Kürt Cumhuriyeti’ne katılma isteği, saldırılarla karşılaşır. Diğer taraftan İran, gerek Azerilerin, gerekse de Kürtlerin durumundan rahatsızlık duymaktadır ve aslında bu devletleri ortadan kaldırmak istemektedir. Dönemin diplomatik çıkarları gereği, İran devletlere baskı yapmakta ve BM’ye başvurarak, İran topraklarındaki Sovyet askerlerinin çekilmesini talep etmektedir.

Buna karşın SSCB, Azeri yönetimine teslim olmasını öğütlemektedir. 16 Kasım 1946’da Azeri yönetimi İran’a bağlanır. Bu durumda İran’ın Mahabad’a girişi kolaylaşır. Qazi Muhammed, 5 Aralık 1946’da savaş konseyini topladı. Direnişe geçmek için hazırlıklar yapılıyordu. Fakat, bazı aşiretlerin bundan vazgeçmeleri direnişi zayıflatır. Askeri malzeme açısından oldukça zayıf olan Kürt Cumhuriyeti, çeşitli direnişlerin ardından daha fazla insan kıyımının yaşanmaması için teslim olur.

17 Aralık 1946 yılında İran ordusunun Mahabad’a girmesiyle, 11 aylık Kürt devleti son bulmuş,

Cumhuriyet yönetiminde görev almış insanlar tutuklanmıştır. Ancak İran tarafından yargılanan Qazi Muhammed, direnişçi tutumunu asla bırakmaz ve İranlılara şöyle seslenir; “... eliniz Kürdistan bayrağına hiçbir zaman yetişmeyecektir.

Bir gün gelecek o bayrak, şu anda yargılandığım mahkeme binasının üstüne dikilecek ve dalgalanacaktır”.

İran tarafından idam edilen Qazi Muhammed’in bu sözleri, yeni yıla girdiğimiz şu günlerde Kuzey Mezotopamya halkına ışık olmayı sürdürüyor. Bölgedeki emperyalizmin türlü oyunları yine başta Qazi Muhammed olmak üzere, tarih boyunca kanının son damlasına kadar davasını savunan, her katliamdan sonra Kürt mücadelesini ön saflara taşıyan Kürt halkının direniş duvarına çarpacaktır. 2006 ve ilerleyen yıllar, yok sayılmaya karşı direnen Kürt halkının olacaktır.

Sosyal Medya :

Yorum Gönder

 

Copyright © 2015 Kürt Yazarlar