Güncel Başlıklar :
Ana Sayfa » , , , , , , , , , , » Ahmed Arif 11-5-1966 Ankara - Cemal Süreya'ya Mektuplar

Ahmed Arif 11-5-1966 Ankara - Cemal Süreya'ya Mektuplar

Unknown 27 Aralık 2014 Cumartesi 00:24


Cemal'im,

Bağışla, geciktim. Ama yazmamı bekleseydin daha iyi ederdin ve beni kırmazdın. "İçindeki kurtları dökmenle" ferahladıysan eyvallah! Ne var ki buna sebep ve hedef olarak beni seçmen, yanlış ve haksız. "O adlarla adının yan yana getirilmesi burdu seni" diyorsun. Burmadı, vurdu... Papirüs'e daha şimdiden bir bak sineği konmuş. Seyda gibi biriyle "yan yana resim çektireceğim" hiç aklıma gelmezdi! Böyle bir şeyin ben öldükten sonra da olmasını istemem. Olursa ve bir kıyıda ikimizin de kişiliğini bilen namuslu bir adam kalmışsa, bu işi yapanın yakasına yapışır. Şüphesiz seninki bir unutkanlık. Ancak, olay bu masum haliyle bile Baba Neruda ile bana hakaret. Bir yerime pislik bulaşmış gibi huylanıyorum. Hele aklıma, bu zatın gerçek kimliğini anlatan ağabeylerim geldikçe bu huylanma bir iğrenme halini alıyor. Bu ağabeylerin ikisi zindanda, ikisi sürgünde can verdi. Biri de şu anda enfarktüs'ten yatakta... Bu Seyda, Daha önce geceler boyu sana anlattığım çilemizde sinek pisliği gibi bir noktadır. Bundan ötürü yeniden ayrıntılara inmem gereksiz. Ancak bugünkü tutumu ne olursa olsun, Seyda ile ve hele Papirüste bir arada kendimi "Tadad" ettiremem! Çünkü asıl o zaman senin iddia ettiğin gibi dostluğa ve şövalyeliğe ihanet etmiş olurum. Vatanımın en aziz ölülerine saygısızlık etmiş olurum. Kısacası yüreğimi bir lağıma batırmış olurum. Sen de benden bunu isteme! Canımı İstesen seve seve veririm. Ama bu alçaklığı bana reva görme. Ben, kırk yıl aralıksız oruç tuttuktan sonra eşşek sikiyle iftar edenlerden değilim, olamayacağımı da bilirsin. Bunca acı, bunca zulüm, bunca yoksunluktan sonra, öncelik ve titizlikle gözeteceğim tek şey, ölürken de namuslu ve temiz kalmaktır. Bunu da bana çok görme Cemal'im... Sana yazmakta geciktiğim ve "içindeki kurdu dökmene" yol açtığım için suçluyum. "Azabım biraz yatışsın da öyle yazayım, bu şaşkınlıkla çocuğun kalbini kırmayayım" diye yazmakta acele etmedim. Ancak mektubunla yaramı büsbütün azdırdın. “İki kalp arasında en kısa: yolun uzatılmış bir kılıç olduğu çağlarda yaşasaydık”* diyorsun. "Benim için ne yapacaktın? Bu bir sorudur." Sen işi bu kerteye getirdikten sonra ben sana ne diyebilirim ki... "Kırar boynumu yürürüm." Seni son defa öperim. Refiaya sevgiler. Bu hikâye böylece biter. Haydi, yüzün ak olsun. Sen sağ ve sen selamet...

Sosyal Medya :

Yorum Gönder

 

Copyright © 2015 Kürt Yazarlar